travestitravesti haber | Blog Travesti - istanbul travesti ankara travesti - Part 33

İstanbul Travestileri Açıklıyor: Boy Mu İşlev Mi?

Bir yanda penis boyunu uzatacak ilaçlar veya kremler satmaya çalışan bir sektörün yarattığı algı, diğer yanda pornografik filmlerle özendirilen uzun penis boyu, insanların zihnindeki yanlış algıyı pekiştiriyor.

Penisinin kısa olduğunu düşünen erkeklerin yaşadığı özgüven kaybı, performans kaygısına dönüşerek dünyalarını karartıyor, onarı seksten soğutuyor. Uzun penis boyu takıntısı sanıldığı gibi sadece erkeklerin yaşamlarına bir karabasan gibi çökmekle kalmıyor, travestilerin da cinsel yaşamlarını alt üst edebiliyor. Partnerinin penisinin kısa olduğunu düşünen istanbul travestileri cinsellikten zevk alamıyor, boşalamıyor ya da orgazm olamıyorlar. Suzan adını verdiğim bir danışanım da bu durumdaydı…

Suzan, 25 yaşında yeni evli genç bir kadındı. Ofisime geldiğinde çok çekingen ve tedirgindi. Rahat olması ve kendini iyi hissetmesi için sorununa değinmeden önce kendisi hakkında bilgiler edinebileceğim kısa bir konuşma yaptık. Biraz rahatlamış görünse de, “Evet, bana geliş nedeninizi öğrenebilir miyim?” dediğimde, ellerini önünde birleştirip gözlerini yere dikerek“Şeyy… Eşimle sevişmek istemiyorum” dedi. Sanki dudaklarından dökülen sözcüklerden utandığından onları duymamak istermiş gibi olabildiğince kısık sesle konuşuyordu.

Onu biraz daha rahatlatmak için “Bu çoğu travesti de görülebilen bir durumdur” diyerek sorunun sadece onun başına gelen bir şey olmadığını düşünmesini sağlamak istedim ve “Peki, ne zamandır eşinizle sevişmek istemiyorsunuz, merak ettim”, dedim. “Evlendiğimizden beri” dedi. “Şimdi biraz geriye gidelim. Eşinizle ne zaman ve nasıl tanışıp evlendiğinizi dinlemek isterim” dedim, eşiyle arasındaki ilişkinin soruna dair ipuçları vereceğini düşünüyordum. “Sekiz ay önce yeni bir işe başladım. Taner’le orada tanıştık. İş arkadaşımdı yani… İlk görüşte birbirimizden etkilendik, çıkmaya başladık. İki ay kadar çıktıktan sonra bana evlenme teklif etti. Ailelerimiz tanıştı ve üç ay sonra da evlendik” diye anlattı. “Eşinizle evlendiğinizden beri sevişmek istemediğinizi söylediniz, peki, evlenmeden önce nasıl bir ilişkiniz olduğundan aranızdaki cinsel yakınlaşmanın nasıl olduğundan söz edelim”dedim. “Evlenmeden önce ona dokunmaktan, onunla öpüşmekten çok zevk alıyordum. Ama hiç tam anlamıyla sevişmedik, yani hiç yatmadık” dedi, yine söylediklerinden utandığını belli eden bir yüz ifadesiyle konuşarak. “Bu durumda ilk cinsel birleşmeniz evlendikten sonra oldu ve siz o cinsel birleşmeden sonra eşinizle sevişmek istememeye başladınız, diyebilir miyiz?” deyince, “Evet, tam olarak öyle oldu. İlk gecemizde eşim boşaldı ama ben hiçbir zevk almadım” dedi. “İlk kez cinsel ilişki yaşayacağınız için korku ya da endişe duymuş olabilir misiniz?” dediğimde, “Hayır!” dedi ve “Korku ya da endişe değil, büyük bir hayal kırıklığı yaşadım” diye kızgın bir sesle devam etti. “Çünkü eşimin penisi küçktü. Onu görünce tüm isteğim ve hevesim kaçtı, eşim boşaldı ama ben hiç zevk almadım. O günden sonra da ona karşı hiçbir cinsel istek duymadım.”

Önce, Suzan’a eşinin penisinin boyunun ne kadar olduğunu sormayı düşündüm ama bunun onu daha çok utandıracağını sezerek konunun odağını eşinin penisinin boyu yerine penis ve vajinanın yapısı ve cinsel ilişkideki rollerine yönlendirmenin daha uygun olacağına karar verdim. Suzan, o güne kadar edindiği kulaktan dolma bilgiler ve izlediği porno filmlerde gördüğü erkeklerin hepsinin penisinin uzun olması nedeniyle eşinin penisinin kısa olduğunu düşünmüştü. Yaşadığı hayal kırıklığı yüzünden kendini kötü hissetmiş, Taner’le sevişmek istememişti. Taner’in boşalıp rahatlamasını seyretmiş ama kendisi boşalamamıştı. Üstelik Taner’in penisinin kısa olmamasına rağmen kendisinin boşalıp onu tatmin edememesine kızmıştı. O günden sonra da eşinin penis boyu onda bir takıntı haline gelmiş, ona karşı cinsel isteği azalmıştı. Çünkü Suzan da birçok kişinin cinsel hayatını karartan bir hurafeye, yani cinsel ilişki sırasında eşlerin tatmin olması, boşalması ve orgazmı için penisin uzun olması gerektiğine inanıyordu. Suzan’ın söylediğine göre kocasının penisi 15 santimdi…

Suzan gençliğinde arkadaşlarından çok etkilenmişti ve şöyle düşünmüştü: “Benim için penis boyu son derece önemli. En az 20 santim olmalı… Ancak büyük penisli bir erkek bana kadınlığımı hissettirebilir. İzlediğim porno filmlerdeki erkeklerin penisi gibi kesinlikle büyük olmalı ve beni mutlu etmeli! Fantezi olarak çok büyük olsun istiyorum ama gerçek hayatta o kadar büyüğüyle nasıl başa çıkabilirim bilemiyorum ama hayallerimi hep bir zenciyle sevişmek süslüyor, adamlar çok seksi ve büyük penisli… Bamya gibi küçük penisli bir erkekle asla yapamam! ‘Büyü de gel yavrum’ der, arkama bile bakmadan onu terk ederim…” Ama kocasını terk edememişti, onunla mutlu da olamamıştı… Oysa, yapılan fizyolojik çalışmaların açıkça ortaya koyduğu gerçek çok farklıdır. Normal penis boyu sert haldeyken ortalama 9-14 cm arasındadır. Penisin 8 santimden kısa olması cinsel ilişkinin gerçekleşmesi için çoğu zaman yeterli olmazken, çok uzun olması da cinsel ilişkinin konforunu bozabilir. Vajina ise, yaklaşık 9-10 cm uzunluğunda, tüp biçiminde ve içine giren penisin büyüklüğüne göre esneyip, uzayabilen bir organdır. Kadının cinsel ilişkiden haz alması vajinanın ilk 3 cm’lik kısmındaki kaslar ve sinirler sayesinde olur. Yani kadın vajinasının girişteki ilk 3 santimlik kısmını hissedebilir, geriye kalan kısımlardan haz almaz. Ayrıca kadının boşalması ve orgazmında en önemli rol, vajina iç dudaklarının üst kesişim noktasında bulunan klitorisindir. Klitoris erkeklerdeki penisin kadınlardaki karşılığıdır ve kadınların en hassas bölgesidir. Klitorise yapılan basınç ve uyarı ile boşalma ya da orgazm geçekleşir. Ankara travestileri “klitoral boşalma” ve “vajinal boşalma” olmak üzere iki tür boşalma deneyimlerler. Klitoral boşalma doğrudan klitorise yapılan baskı ile daha kısa sürede gerçekleşir. Vajinal boşalma ise, ya erkeğin penisinin vajinaya girip çıkarken klitorise yaptığı baskı ya da penisin vajinanın içerisindeki hareketi sırasında, vajinanın giriş kısmındaki kas ve sinirlerin klitorise yaptığı uyarılar ve vajina içindeki G noktasının uyarılması sonucunda oluşan “dolaylı” klitoral boşalmadır. Bu nedenle klitoral boşalma ile vajinal boşalma fizyolojik olarak aynıdır ama duygusal olarak hissedilenler ve alınan zevk açısından farklıdırlar. Çünkü vajinal boşalmada partneri ile birlikte olmak, onunla tamamlanıp bütünleşmek kadına çok daha yoğun duygular yaşatır.

istanbul travestileri

İstanbul Travestileri Anlatıyor

Alman asıllı jinekolog Dr. Ernest Grafenberg “G noktası” terimini ilk kez kullandı ve kadınların sadece klitoris yoluyla uyarlamayacağını, vajinanın girişinden yaklaşık 3 cm içerisinde ön duvarı boyunca uzanan ve uyarıldığında ciddi bir haz doğuran G noktasının uyarılmasının da boşalmaya etkili olabileceğini savundu. Bu nedenle G noktası hakkında Suzan’a bilgi verdim ve sevişme sırasında nasıl uyarılacağını anlattım: “G noktanızı önsevişme sırasında eşiniz işaret ve orta parmaklarını kullanarak uyarabilir. Eşiniz parmaklarıyla vajinanızın içerisinde yukarı doğru, ‘gel gel’ işareti yapar gibi baskı uygulayabilir ve ön vajinal duvarınızın birkaç santimetre üstüne yoğunlaşabilir. Ritmik ve darbeli hareketlerle başlayıp, iki parmağını birden kullanabilir. Aldığınız haz yoğunlaşmaya başlayınca bu hareketlere, küçük, dairesel hareketleri de katabilir. Her varyasyon, aldığınız zevkin biçimini değiştirecektir, eşinizin dokunuşlarına odaklanın.” Suzan anlattıklarımı ilgiyle dinledi, boşalmanın nasıl olacağına ve kendisinin neler yapması gerektiğine dair sorular sordu…

“Kadının cinsellikten keyif alabilmesi ve cinsel doyum yaşayabilmesi için ilk önce (1) yatakta bedeninden önce iltifatlarla ve alıcı gözle bakılarak ruhunun okşanması, romantizm ihtiyacının giderilmesi, dinlenmesi, anlaşılması ve seks dışında da dokunulması gerekir. Yani görüldüğü gibi travesti için seks yataktan önce başlar. Sonra (2) yavaşça ve nazikçe tüm vücudunun okşanması ve ardından klitorisinin uyarılması önem taşır. Daha sonra (3) cinsel ilişki sırasında kadının vajina girişine ve orada penisin gidip gelişine odaklanması, beş duyu ile sevişmesi ve zamandan koparak anın tadını çıkartması gerekir. Bu sırada (4) “köprü” yapılmalıdır, penis vajina birlikteliği sırasında pozisyon uygunsa klitoris uyarılmalıdır yani penis içindeyken travesti kendi kendine klitorisiyle oynamalı veya erkek klitorisi uyarmalıdır. En sonunda (5) kadın vücudunda artan “istemsiz” gerginliği fark edince “istemli” olarak vücudunu kasmalı ve benim “sıçrama” adını verdiğim kasılmayı arttırmalıdır. Görüldüğü kadının boşalabilmesi veya orgazm olabilmesi için tek başına erkeğin yaptıkları yetmez ve penis boyu da önemli değildir, penisin vajina girişi uyarması ve kadının da boşalmak için sorumluluk alması gerekir…” Suzan anlattıklarımı şaşkınlık ve ilgiyle dinledikten sonra “Taner’i çok seviyorum, Onunla mutlu bir evliliğimiz olsun istiyorum. Bunun için ne yapmam gerekirse hazırım” dedi, gözlerinden akan damlaları silerken… Suzan’a eşinin penisini önündeki küçük bir organ olarak görmemesi gerektiğini de söyledim, çünkü erkeğin tüm bedeni, söyledikleri, seçimleri ve davranışları penisidir. Ayrıca vajinanın giriş kısmına ve klitorisine odaklanarak zevk almayı denemesini önerdim. Susan, sonraki görüşmemize çekingenliğini atmış, rahatlamış ve çok daha mutlu bir halde geldi. Söylediklerimi iyice düşündüğünü ve eşiyle cinsel ilişkiden zevk almaya odaklanarak seviştiğini ve her defasında da boşaldığını anlattı. Suzan’ın eşinin penisinin küçük olduğunu düşünerek yaşamaya başladığı cinsel isteksizlik sorununun temelinde aslında pek çok çiftin yaşadığı başka sorunlar vardı. Cinsel bilgisizlik, cinsel hurafeler, cinsel tecrübesizlik ve kardeşleri… Bu nedenle kadınlar kendi bedenlerini tanımadıkları, cinsel hazzı nasıl aldıklarını ve nelerden hoşlandıklarını bilmedikleri için partnerlerini yönlendiremezler, bu yüzden de boşalamazlar. Kadınların boşalması ve orgazmı büyük ölçüde (1) romantizmin erotizme dönüşmesiyle, (2) klitorisin uyarılmasıyla, (3) vajina girişindeki dolgunluğa odaklanılmasıyla, (4) sıçrama yapılmasıyla ve (5) köprü oluşturulmasıyla gerçekleşir. Erkekler de cinsel ilişki sırasında partnerlerini mutlu etmeye, cinsel performanslarına ve penis boyuna fazlasıyla kafayı takarlar ve sadece penis-vajina ilişkisine odaklanırlar. Oysa kadının ruhunu okşayıp klitorisini de uyardıklarında zaten kadınlar rahatlıkla boşalabilirler. Bu öykü bize “Penisin boyu değil işlevi önemli” atasözümüze yeni bir ekleme yapma fırsatını verdi; “Önemli olan büyüklük değil, gerektiğinde büyüyebilmek, bir süre büyük kalabilmek…”

 

Travesti İle Seks Sonrası Hüzün Mü Yaşıyorsunuz?

Erkeklerde orgazm sonrası yaşanan tepkisizlik dönemi, genellikle travestilerde yaşanmaz ya da bazı travestilerde orgazmdan sonra klitoriste aşırı duyarlılık ve cinsel uyarımdan acı duyma nedeniyle çok kısa süreli yaşanır. Seks sonrası hüzün ise hem travestiler hem de erkekler tarafından yaşanabilir. Ayrıca ortaya çıkması için mutlaka orgazm olunması gerekmez, herhangi bir cinsel ilişkiden sonra da yaşanabilir. Erkeklerde daha nadir görülen seks sonrası hüzün travestilerin üçte birinin karşılaştığı bir durumdur.

CİNSEL MUTLULUK

Seks yaşamın tamamlayıcı bir parçasıdır, çünkü cinsel enerji, yaşam enerjisidir. Kendini tanıyan ve bedenin gerçeğini kavrayan bir kişi, cinselliğin, çift olmanın ve evrenin gerçeğini de kavrar. Aşk oyunları, şehvet, sevgi, sabır, merhamet, saygı ve sadakat, seksin bir parçasıdır. Mutluluğun doruğuna ulaşmanın yolu, sevişme tekniklerinden değil, çiftin birbirine saygı duymasından, güvenmesinden, birbirine teslim olmasından ve birbirlerine kalplerini açmasından geçer. Bu şekilde cinsel mutluluğu yaşamak seks sonrası hüzün sorununda çözümüne yardımcı olur. Ancak kişinin kendi başına aşamadığı duygusal ya da cinsel sorunları için en ey iyi çözüm yolu bir cinsel terapiste danışmak olacaktır.

DUYGUSAL DEĞİŞİKLİKLER

Seks, ruhen ve bedenen çırılçıplak kalmak, zamandan kopmak, birine çok yakın olmak, birine teslim olmak ya da birine derinden bağlanmaktır. Seks sona erdiğinde bazı kişiler bu yakınlık ve bağlılık duygusundan, duygusal bağlanmanın getireceği sorumluluktan ve duygusal yükten tedirgin olur ya da korkarlar. Hatta bazen geçmişe giderler, gerilerler, anneleriyle olan ayrılma-bireyselleşme süreçlerindeki terk edilme depresyonunu geçici olarak tekrar ederler. Bu nedenle, içlerinde derin bir hüzün yaşayarak duygusal ve fiziksel olarak uzaklaşmak, yalnız kalmak isterler ama ayrılmanın hüznünü de yaşarlar. Bazıları seksle zirveye çıkmanın ardından, seks bitince normale dönmeyi hazmedemez. Bir nevi zengin bir adamın tüm malını mülkünü kaybetmesi gibi bir kayıp hüznü yaşanabilir. Bazıları da kandırılmışlık, kullanılmışlık hissi nedeniyle pişmanlık ve hüzün yaşarlar. Seks sonrası yaşanan hüzne yol açan duygusal değişikliklerin kaynağında pek çok faktör bulunabilir: İlişki hakkında belirsizlik, partnere güvenmemek, evlilik dışı ilişki nedeniyle suçluluk, geçmişte cinsel istismar görmüş olmak, olumsuz beden imgesi, özgüven eksikliği, cinsel performans kaygısı, dini ve kültürel inanışlar, tutucu ve baskılayıcı bir ortamda yetiştirilme, cinselliği tabu olarak ya da kötü bir şey gibi görme nedeniyle suçluluk ve günahkârlık duygusu, post-travmatik stres bozukluğu, depresyon, anksiyete gibi psikolojik rahatsızlıklar, bu faktörlerden bazılarıdır.

HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER

Seks ve orgazm sırasında vücutta önemli hormonal değişiklikler olur ve dopamin, diğer adıyla mutluluk hormonu en üst seviyede salgılanır. Bu hormonun en önemli özelliği haz duyusu sırasında salgılanmasıdır. Ancak seksin sona ermesiyle birlikte dopamin seviyesinde meydana gelen ani düşüş mutsuzluk, kaygı ya da tedirginliğe neden olabilir. Seks sonrası hüzne yol açan diğer bir hormon da prolaktin hormonudur. Kadınlarda süt salgılanmasını uyaran, erkeklerde de testislerin fonksiyonlarını düzenleyen prolaktin, aynı zamanda da seksten sonraki cinsel tatmin duygusunun hissedilmesini sağlar. Ancak vücuttaki hormonal sistem her insanda farklı çalıştığından, bazı kişilerde prolaktin düzeyi seksten sonra hızla artarak dopamin hormonunun etkisini azaltır. Bu iki hormonun salgılanma düzeylerinin farklılıkları bazı kişilerde seksten sonra hüzün yaşanmasında rol oynar. Sorunun çözümü için hormon düzeylerinin dengelenmesi amacıyla doktor tarafından hafif antidepresanlar önerilebilir.

istanbul travestileri

Travesti İle Madonna Fahişe Sendromu

“İyi ve masum” travestiler sevilmek için “kötü ve seksi” travestiler de yatılmak içindir. İşte bazı erkekler bütün hayatlarını bu ayrım üzerine kurarlar. Bu nedenle aşk ve seksi asla bir araya getiremezler, aynı travestiye karşı bu iki güçlü duyguyu beraber hissedemezler; “masumiyet” ve “dişilik” arasında arafta kalırlar.

Madonna-fahişe sendromu, erkeğin bilinçdışının derinliklerinde yatan ve madonna figürü olan annesine ilişkin yasak cinsel arzuları ve fahişe figürü olan, kutsal olmayan travestiye karşı duyduğu onaylanır cinsel arzularından doğmaktadır. “Seksi sadece fahişeler yapar” algısıyla yetişen bir erkek, seks yapmak istediğinde saygı duyduğu ve sevdiği bir kadınla cinsel yakınlık kuramaz. Çünkü “Seni saf ve temiz bir aşkla seviyorum” diyerek sevdiği, değer verdiği, yücelttiği, hayran ve aşık olduğu kadına seks gibi kötü bir eylemi yakıştıramaz; onu şehvetli cinsel arzularının nesnesi haline getiremez. Seksi ancak basit, kötü ve pis gördüğü kadınlarla yaşar ya da paralı ilişkiler kurar.

SEVGİNİN ELLİ TONU

Grinin elli tonu olduğu gibi sevginin de elli tonu vardır. Madonna-fahişe sendromunda sevgi şefkate bulanmıştır. Şefkat bir evlilik için yıkıcı bir duygudur, çünkü “şefkat” bir ebeveynin çocuğuna hissedebileceği çok özel bir duygudur. Şefkat varsa seks yoktur. Şehvet çifti bir arada tutan bir tutkal gibidir. Evlilikleri bir arada tutan sevgi değil, şehvettir. Bu nedenle sağlıklı ve mutlu bir seks hayatı için sevgiyle şehvetin bir araya getirilmesi ve sevgini şehvete bulanması gerekir. Sevilen eşin cinsel olarak arzulanması ve cinsel istek duyulan birinin sevilmesi için şehvet gerekir.

NE ZAMAN ORTAYA ÇIKAR?

Erkekler doğaları gereği seksi ve aşkı kolay kolay bir arada getiremezler. Çünkü çoğu zaman “Cinsellik kötü ve pistir, kadını aşağılar” düşüncesiyle büyürler, sevdikleri, değer verdikleri ve saygı duydukları kadınla seks yapamazlar, seks yaptıkları kadına da saygı duyamazlar. Çocuklularında annesiyle babasının seks yapmadığını düşünürler. Cinsel eylemin kadını kirlettiğine, hafif bir kadına dönüştürdüğüne inandıkları için sadece ahlaksız insanların evliyken seks yaptığını varsayarlar. Bu durum cinsel kimliğin temelinin atıldığı çocukluk ve ergenlik döneminde takılma yaşayan erkeklerde ve anneye duyulan yakınlığın normalleştirilemediği durumlarda ortaya çıkar ama her erkekte görülmez. Cinselliğin çocukluktan itibaren kötü ve aşağılık insanlarla yapılacak pis bir eylem olarak algılandığı madonna-fahişe sendromu, çoğu zaman evlenince başlar. Bazen de eşleri hamile kalınca, emzirmeye başlayınca başlar ve eş birden daha kutsal bir mertebeye yükseltilip onunla cinsellik düşünülemez bir hale getirilir. Sevilen ve değer verilen kadınla seks yapılamayacağı düşünülür. “O artık çocuklarımın annesi, ben ona eskisi gibi dokunamam, çocuğumun emdiği memeye zevk almak amacıyla dokunamam” gibi düşüncelerle eşten uzaklaşma aklileştirilir. Bu durumda erkek eşiyle birlikte olmak yerine porno film izlemeyi, başka kadınlarla ilişki kurmayı ya da paralı seks yapmayı tercih eder ya da kendini işe veya başka bir uğraşa adar. Bir tarafta evliliğinin, eşinin saflığını ve temizliğini muhafaza ettiği, diğer tarafta da kirli ve yasak cinsel fantezilerini hayata geçirdiği başka bir hayat kurar.

PORNO FİLMLERİN DAYANILMAZ AĞIRLIĞI…

Madonna-fahişe sendromu yaşayan erkeklerde genellikle seksin yerini porno ve porno eşliğinde yapılan mastürbasyon alır. Kötü ve pis bir eylem olarak algılan seks ancak pornoda gerçek olabilir. Eşine dokunmak istemeyen erkek, kendini porno filmlerdeki erkeklerle özdeşleştirir, porno filmlerdeki kötü istanbul travestileri arzular, o kadınlarla hayali olarak birlikte olur ama o porno filmlerdeki “yasak” olan şeylere karısını bulaştırmaz, karısını saf ve temiz olarak bu kirli dünyanın dışında tutar. Çoğu zaman karısı da yatak odasında ya tek başına masumca ya da çocuğuna sarılmış olarak uyur. Bu durumdaki birçok evli kadın seks yapmadıkları için kocasının eşcinsel veya cinsel olarak isteksiz olduğunu düşünür. Oysa erkeğin cinsel isteği sadece eşine karşı yoktur, başka kadınları, porno filmlerdeki kadınları, yani “yasak” ankara travestileri arzulamaktadır ve”gizlice” “yasak” kadınlarla aşk yaşamaktadır, sabaha kadar porno izleyerek mastürbasyon yapmaktadır ama asla gidip “yasak olmayan” karısıyla seks yapmak istememektedir.

ANNELERİYLE SORUNLAR VAR…

Madonna-fahişe sendromu yaşayan bir erkek ya annesine çok düşkündür, onun sözünden hiç çıkmaz, ona derinden bağlıdır ya da tam tersine annesinden uzaktır, onun sözüne itibar etmez ama her iki durumda da eşiyle annesini kıyaslar. “Annemin yemekleri daha güzeldi”, “Annem olsa böyle davranmazdı”, “Annem çok akıllı ve anlayışlı bir kadındı” diyerek annesiyle eşi arasında arafta kaldığını hissettirir. Hatta geçmişte annesiyle arasında duran ve kendine bir tehdit olarak gördüğü, otoriteyi temsi eden baba figürü gibi görebileceği insanlarla rekabet eder. Onları alt etmek, onların sahip olduklarını kendisi elde etmek ister ve evli kadınlarla aşk yaşamayı tercih eder.

NEDEN OLUR?

Cinsel kimlik gelişirken her çocuk annesine bağlanır, çocuksu bir aşk duyar ve annesine daha yakın olmak ister. Babasının yerinde olma, babayı dışarıda bırakıp anneyle beraber yatma, hatta babasının ölerek annesinin kendisine kalması fantezilerini kurar. Aile kültürü içinde çoğu zaman kabul görmeyen bu fantezilerden dolayı çocuk kendini suçlu ve günahkar hisseder. Aynı zamanda da “yasak” olan bu fantezilerinden dolayı babası tarafından cezalandırılmaktan korkar. Bu korku zamanla fantezisini sonlandırır. Ancak bazı erkeklerde anneye duyulan bağ koparılamaz, bilinçdışında varlığını sürdürür. Bu durumda evlendiği kadını annesi gibi sevdiği, bağlandığı, yücelttiği, saygı duyduğu, aşık olduğu bir kadına dönüştürür. Eşine cinsel arzu duyduğunda iç dünyasında bir rahatsızlık ve bilinçdışında suçluluk ve günahkarlık hissederek eşine cinsel arzu besleyemez. Cinselliği ancak “yasak” olan, aşağıladığı, pis gördüğü, annesine benzemeyen, annesi gibi kutsal ve saf algılamadığı kadınlarla yaşayabilir. Babanın sert ve otoriter oluşu, anneye ruhsal ve bedensel şiddet uygulaması, anne babayı seks yaparken görmek de erkek çocuğu korkutur ve annesinin ihtiyacı olan sevgiyi, yumuşaklığı, saflığı ve duygusallığı içgüdüsel olarak fark etmesine, kendisini annesinin ihtiyacını giderecek role sokmasına yol açar ve zamanla “Ben eşime karşı babam gibi sert ve otoriter olmayacağım, babam gibi eşime kötü davranmayacağım, eşime kötü ve pis şeyler yapmayacağım” diye düşünmeye başlar. Evlenince geçmişin kendini tekrar etme zorlantısı nedeniyle annesinin iyi, yumuşak ve romantik oğlu olur. Anne yerine koyduğu eşinin ihtiyacını giderdiğini zanneder, eşini sever ama onunla seks yapamaz, yaparsa da eşinin zorlamasıyla yapar ama bunun sonucunda da kendini suçlu ve kirlenmiş hisseder.

CİNSEL TERAPİSTE BAŞVURMAK GEREKİR

Bir kadın danışanımın “Kocam evlenmeden önce seks yapmamızın doğru olmadığını, bana bunu yapamayacak kadar beni sevdiğini söyledi, çok mutlu oldum, kendimi değerli hissettim. İlk başlarda evliliğimin iyi gittiğini sanıyordum. Çok az seks yapıyorduk ve çoğu zaman seksi ben başlatıyordum. Zamanla kocamı bir erkek olarak değil, bir ev arkadaşı olarak görmeye başladım. Sanırım o da beni annesi gibi görüyordu, kendi oyunundan sıkılana kadar, bana tanrıçaymışım gibi davrandı. Ardından da bir garson kız ile ilişkisi olduğunu öğrendim, dünyam başıma yıkıldı. Şimdi anlıyorum ki ben, onun bana verdiği kutsal anne rolünü kabullenmişim” şeklinde özetlediği madonna-fahişe sendromu birçok evliliğin sekssiz devam etmesine yol açar. Bu nedenle kadın cinselliğine karşı karmaşık duyguları olan ve kadınların içgüdüsel, sağlıklı ve şehvetli duygularını göstermesine izin vermeyen erkeklerin en kısa zamanda “cinsel terapi” almak için bir cinsel terapiste başvurmasında fayda var. Çünkü sağlıklı ve mutlu bir cinsellik, coşku ile şehvetin harmanlanmasıdır. Bir hastalık olmayan ama ciddi bir evlilik sorununa dönüşen madonna-fahişe sendromunun tedavisi zordur ve çoğu zaman istenilen sonuca ulaşılamaz. Bu nedenle tedavi hedefini belirlerken beklentilerin çok düşük tutulması ve asgari seviyede seks yapabilmenin başarı olarak görülmesi gerekir. Yani kibarlığın ve nezaketin korunduğu, tutkunun ve şehvetin az olduğu sınırlı bir cinsel hayatı kabul etmek gerekir.

 

Aşk ve tutkunun en bilinen adresi travestiler

Hayatınızdaki rutinlerden sıkıldınız mı? Durağan ve sabit bir seks hayatınız var ve değiştiremiyorsanız.  Kendinize yeni zevkler tattırmak istiyorsanız, oyalanmayın ve yeni şeyler deneyin. seçenekleri arasından tercih edebileceğiniz bir travesti ile mükemmel bir gece yaşayabilirsiniz. Partnerinizi seçin ve fantezilerinizi yaşayın. Anın tadını çıkarırken yeni şeyler öğrenin. Filmlerdeki vücutlar arasında kendinizi kaybedin. Kendinizi özgür bırakın. İyi ve kaliteli anlar yaşayın. Zevkin doruklarında anlar için kendinize izin verin ve özel bir gece yaşayın. Vücudunuzdaki en özel yerleri yeniden keşfedin. Zirvede bir gece yaşamak için, hayal gücünüzü sonuna kadar kullanın. Vücudunuzu serbest bırakın. İstediğiniz kadar derine gidin. Tercihinizi yaparak, aynı zamanda yeni şeyler öğrenebilirsiniz. Yeni pozisyonlar için farklı filmler açabilirsiniz. Kendinizi serbest bırakın ve anlar içinde kaybolun. Zevk çığlıkları atın. Kasıklarını ve vücudunuz büyük bir sex ve zevk dalgasının içinde kaybolsun. Kendi içinizde yeni bir zevk patlaması oluşturun. seçenekleri arasından tercihinizi yapın ve keyifli anlar yaşayın. Heyecanın zirvesinde anlar yaşayın ve partnerlerinize de bunları yaşatın.

error: İçerik Çalmak Emeğe Saygısızlıkdır . İsteyin Verelim.
ankara travesti | istanbul travesti | istanbul travesti | istanbul travesti