travestiKadıköy Travesti | Blog Travesti - istanbul travesti ankara travesti - Part 43

İstanbul Travestileri İle Ön Sevişme Süreleri

Cinsel davranış yelpazesi ne kadar geniş, ne kadar zenginse, cinsellikten alabilecek hazlar da o kadar fazla ve değişik olacaktır. Cinsel hazların daha yoğun yaşanabilmesi için ise; travestinin ve erkeğin ön sevişme ile birbirlerini sekse hazırlamaları önemlidir.

Dokunma, okşama, öpüşme, sürtünme, masaj ve diğer tensel aktivitelerin yer aldığı cinsel isteği artırıcı ve daha zevkli hale getirici tüm iletişimler ön sevişmeyi oluşturur. Ön sevişme partnerlerin cinsel birleşmeye fizyolojik ve psikolojik olarak hazırlanma sürecidir. Ön sevişme sağlıklı bir cinsel yaşantıda kesinlikle olmalıdır.

Bedene dokunulmasından alınan haz, kişi doğduğu andan itibaren geçerlidir. İnsanoğlu çocukluk ve ergenlik dönemi boyunca bunların çeşitli şekilleriyle karşılaşırken, toplumsal baskılar nedeniyle, cinsel haz yaratan bazı dokunmaları engellemeyi de bir şekilde öğrenebilir. Bu baskılama sürecinin sonunda birçok erişkin erkekler ve travestiler, maalesef, cinsel ilişkiyi cinsel organların birleşmesinden ibaret bir eylem olarak algılamaya başlarlar. Böylece sevişmeler cinsel birleşme ve orgazma odaklanır, süreç değil hedef önemsenmeye başlanır. Cinselliği cinsel birleşme ve orgazma indirgeyen bu anlayış, cinsellikten alınabilecek birçok hazzın yaşanmasını da engellemektedir. Çünkü dokunma ve okşama gibi birçok cinsel davranış, süre sınırı olmayan bir haz kaynağı iken, cinsel birleşme dakikalarla, orgazm ise saniyelerle sınırlı bir haz üretebilir. Birçok cinsel işlev bozukluğunun ve cinsel doyumsuzlukların temelinde bu indirgeme anlayışı yatmaktadır.

Ön sevişmeye, hep bir hazırlık dönemi, bir hedefe giden yolda yapılması gereken zorunlu eylemler olarak bakılmaktadır. Genç çiftlerde, ön sevişmenin daha çok istanbul travestileri cinsel birleşmeye hazırlanması için gerekli olduğu inanışı yaygındır. Çünkü genç erkeklerin cinsel açıdan uyarılması daha hızlıdır. Cinselliğe fazla ilgi duymayan, cinsel ilişkiye eşlerinin isteğini reddetmemek için girişen birçok ankara travestileri, ön sevişmeyi kısaltır, sevişmeyi cinsel birleşmeden ibaret hale getirir. Oysa iki insan arasındaki cinsel ilişki, sevişmeden ve haz yaratan cinsel davranışlardan oluşan keyifli bir süreçtir. Dokunma, öpme, sürtünme, fanteziler, cinsel birleşme, cinsel yanıtlar, boşalma veya orgazm, hepsi bu sürecin ayrı hazlar üreten parçalarıdır. Bunların bazılarını yeğleyip doyum sağlayabilirken göz ardı edilen parçaların potansiyel hazzını kaçırmak da mümkündür.

Kısa tutulan bir ön sevişme cinselliği olumsuz etkilediğinden, ön sevişmenin süresi çiftin cinsel doyum yaşamasına yetecek kadar uzun olmalıdır. Yani iyi ve yeterli bir ön sevişme travesti eteği gibi olmalıdır, dikkat çekici olacak kadar kısa, gerekenleri kapsayacak kadar uzun. Sevişmek aceleye getirilmemelidir. Çünkü cinselliğin %90′ı dokunarak haz almak ve dokunarak haz vermektir yani sevişmektir. Geri kalan %10′luk kısmı ise penis vajina birlikteliğidir. İyi ve yeterli bir ön sevişme ile çiftler hem kendilerini ve partnerlerini keşfedebilirler, hem de daha kolay tatmin olabilirler.

Ön sevişmenin süresinin uzatılması ve içeriğinin değiştirilmesiyle, erken boşalmadan, sertleşme sorunlarına, orgazm olamamadan cinsel uyarılma bozukluklarına kadar birçok cinsel işlev bozukluklarının tedavisi yapılabilmektedir. Uzun süreli ilişkilerde, çiftlerin sevişmesinde cinsel birleşme nitelikleri çok değişmezken, ön sevişme süreleri ve davranış çeşitliliği genellikle azalmaktadır. Bu da cinsel ilişkinin monotonlaşmasına, cinsellikten alınabilecek birçok hazzın yok olmasına yol açabilmektedir.

Öte yandan, eşlerden birinde veya her ikisinde cinsel işlev bozukluğu olan, cinsel sorunları nedeniyle cinsel birleşmenin kurulamadığı çiftlerde, sevişme uzundur, cinsel davranışlar çeşitlidir, karşılıklı birçok cinsel haz üretebilmektedirler. Ancak cinsel ilişkilerinde, istedikleri halde cinsel birleşme olmadığı için, cinsel doyumsuzlukları olmaktadır. Sonuç olarak; ön sevişmeler kadını ve erkeği ruhsal ve fiziksel olarak cinsel birleşmeye uygun konuma getiren keyifli ve önemli bir aktivitedir. İyi bir cinsel birleşmenin temelinde iyi sevişmek vardır. Ön sevişme orgazm yolunda altın bir anahtardır. Çünkü cinsellik; rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza odaklanarak, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni paylaşabilme, ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatıdır.

istanbul travestileri

Mastürbasyonu İstanbul Travestileri Öğretiyor

Erkeğin mastürbasyonu yanlış öğrenmesi ve uygulaması ilerideki cinsel hayatında çoğu zaman kâbuslar yaşamasına sebebiyet verebilmektedir. Erkeklerin arkalarına yaslanıp penislerini bir elleriyle aşağı yukarı sıvazlayarak yaptıkları “klasik mastürbasyon”, erkeğin ilerideki cinsel uyumunu kolaylıkla yapabilmesini sağlarken; yatağa yüzüstü (yüzükoyun) pozisyonda uzanarak ve misyoner pozisyonunu taklit ediyormuş gibi penislerini yatağa, yastığa, döşemeye ya da ellerine sürterek eğlenceli hale getirmeye çalıştıkları “travmatik mastürbasyon” gerçekte peniste travma yaratabilen bir metottur.

Travmatik mastürbasyon yapan erkeklerin ileriki yıllarda cinsel sorunla karşılaşma olasılıkları oldukça fazladır. Yüzüstü bir şekilde mastürbasyon yapmak penise ve özellikle de penis tabanına aşırı bir baskı uygulanmasına neden olmakta ve giderek alışılan bu etki normal bir cinsel geçildiğinde aynı şekilde sağlanamamaktadır. Travmatik Mastürbasyon Sendromu (TMS) tek başına bir cinsel işlev bozukluğuna sebep olmasa bile, ortaya çıkartıcı bir etken olarak rol oynayabilmektedir. TMS yaşayan erkeklerin ereksiyonla ilgili sorunlar yaşamaları, cinsel ilişkiyi yarım saatten fazla sürdürdükten sonra bile boşalamamaları, penisi vajinadan çıkararak partnerin bacağına ya da yatağa bastırarak boşalmaları mümkündür. Ayrıca partnerlerinin bu durumu rahatsız edici bulmaları nedeniyle kendilerini aşağılanmış, suçlu ya da cinselliğe yönelik performans anksiyetesi içinde bulma olasılıkları artmakta, çift arasında sorunların ortaya çıkmasına ve çiftin hem cinsellikten hem de birbirlerinden uzaklaşmasına, birbirlerine yönelik öfke duymalarına sebebiyet verebilmektedir. Tüm bunlarla birlikte erkeğin cinsel organına baskı ve sürtünme yoluyla yaptığı mastürbasyon, penis damarlarının fizyolojik olarak zarar görme olasılığını artırabilmektedir.

Travmatik Mastürbasyon Sendromundan kurtulmak mümkün

TMS sadece cinsel ilişkiye girerek tedavi edilemez. TMS yaşayan erkekler genellikle bir partnerle yaşayacakları cinsel ilişki ile travmatik mastürbasyon sendromundan kurtulacaklarını düşünmektedirler. Oysa bunu yaptıklarında ereksiyon olamama, boşalamama, haz alamama ya da cinsel duyularının olmayışı gibi olumsuzlukları sıklıkla yaşamaktadırlar. Bu nedenle genellikle eşleri ile sürtünme yolu ilişki, ilişkiden uzaklaşarak mastürbasyona yönelme ya da eşlerinden uzaklaşma şeklinde davranışlar sergileyerek sorunlarını çıkmaza sokabilmektedirler. TMS’dan kurtulmak isteyen erkekler için tek çözüm yolu, geleneksel mastürbasyon yönteminin öğrenilmesidir. Erkeğin öncelikle yüzüstü uzanarak mastürbasyon yapma alışkanlığından vazgeçmesi gerekmektedir. Geleneksel mastürbasyona alışmak biraz zaman alacaktır. Bu süreçte uzun bir süre boşalamama yaşamaları ve haz duygularının kapalı olması normaldir, panik yapılmaması gerekmektedir. Önemli bir diğer nokta ise; mastürbasyonun haftada birkaç defayla sınırlandırılmasıdır. Böylece bir süre mastürbasyon yapılmadığında penis duyumlara karşı daha hassaslaşacaktır ve geleneksel yönteme alışmak kolaylaşacaktır. Cinsel ilişkiye uyum sağlama evresine geçilmeden önce en az bir ay boyunca geleneksel mastürbasyon uygulanmalı ve alıştıktan sonra süreç tamamlanmalıdır.

 

Travesti Siteleri Ve Cinsel Hipnoz

Hipnoz tamamen beynin doğal ve normal işlevlerinden bir tanesidir. Büyü, sihir yada doğaüstü hiçbir yönü yoktur. Hipnoz sadece gevşeme ve rahatlama aracı değildir. Hipnoz bilinçaltına açılan bir kapıdır.

İyi bir cinsel terapist bu kapıdan içeri girer ve cinsel hastalıklara, kötü huylara, alışkanlıklara yol açan ve çocuklukda hatta bazen doğmadan önce oraya yerleşmiş yanlış bilgileri, inançları, düşünceleri, algılamaları bulur ve değiştirir. Ayrıca eğitim almış hipnoz uygulayıcılarına hipnozitör, hipnozla cinsel terapi veya psikoterapi yapan terapistlere ise hipnoterapist denir.

HİPNOZ UYKU DEĞİLDİR

Hipnozdaki kişinin uyanıktır, hipnozitörün yani hipnoz uygulayan kişinin tüm sözlerini duyar, anlar ve hatta yargılayıp sorulara yanıtlar bile verebilir ancak farklı bir bilinç halindedir. Dıştan bakıldığında hipnozdaki kişi çok rahat ve huzurlu bir şekilde uyuyor gibi göründüğünden yüzyıllardır, hipnozun bir uyku olduğu yanılgısı yerleşmiş olarak sürmektedir. Oysa hipnoz bir uyku değildir. Hipnoz artmış bir farkındalıktır. Hipnoz, kişinin gönüllü isteğiyle, hipnoz uygulayan kişinin direktifleri doğrultusunda dikkatini toplaması, gevşemesi ve yoğunlaştırması ile gerçekleşen bir durumdur. Dolayısı ile hipnoza girmek istemeyen kişi dikkatini yoğunlaştırmayacağı ve direktiflere uymayacağı için isteği dışında hipnoza sokulamaz. Hipnoz sırasında kişinin kontrolü tamamen kendi elindedir. Biz cinsel terapide bilinçli hipnoz tekniğini kullanıyoruz. Yani kişi, hipnozitörün söylediği her şeyi dinler, anlar, değerlendirir ve istemediği hiçbir şeyi söylemez, istemediği hiçbir şeyi de yapmaz. Eğer, hipnoz uygulayan kişi, hipnozdaki kişiden söylemek istemediği gizli sırlarını söylemesini yada onun ahlaki ve sosyal değerlerine aykırı bir şeyi yapmasını isterse kişi bunu kabul etmez daha da zorlanırsa hipnozdan çıkar.

HERKES HİPNOZA GİREMEYEBİLİR

Kimi insan hiç hipnoza giremezken, kimileri çok kolay kimileri ise çok zor hipnoza girerler. Kişilerin hipnoza girebilme düzeyine hipnoza yatkınlık adını veriyoruz. Hipnozun gerçekleşmesinde zeka, algılama, değerlendirme, hayal gücü ve konsantrasyon çok önemlidir. Bu nedenle de bu işlevlerin düzeyleri hipnoza yatkınlığı belirlemektedir. Hipnoza yatkınlık, bireyin kişilik özelliklerine, bilişsel işlevlerinin düzeyine ve içinde bulunduğu ruhsal durum ya da varsa ruhsal hastalığının niteliklerine göre farklılıklar gösterir. Örneğin, dikkat ve algılamanın ciddi düzeylerde yetersiz olduğu yada bozulduğu zeka geriliği olan kişilerin, ağır depresyon ve bunama hastalarının hipnoza girmeleri mümkün değildir. Yine karşısındakine güvenmeyen, her an kontrolü elden kaçırma yada zarar görme endişesi yaşayan, kuşkucu, aşırı titiz ya da başkalarından direktif almayı kabullenemeyen paranoid, obsesif ve narsisistik kişilik özellikleri olan kişiler hipnoza çok zor ve yüzeysel girerler. Zeki, hayal gücü kuvvetli, kolayca dikkatini yoğunlaştırabilen kişiler; hipnoza çok kolay girer, kolayca derinleşebilir ve cinsel sorunlarına çok daha kısa sürede çözüm bulabilirler.

CİNSEL SORUNLARDA HİPNOZ MUCİZESİ

Özellikle travesti siteleri psikolojik kökenli cinsel işlev bozukluklarının tedavisinde, hipnoz son derece etkili yöntemdir. Yıllardır cinselliği bir tabu sayan, ayıp, yasak ve günah kavramları tarafından kuşatan ve konuşamayan Türk insanı, artık cinsel sorunları olduğunu kabul ediyor ve çözmek için yeni çareler arıyor. Hipnozun tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de en yaygın kullanıldığı alanlardan biri de erken boşalma, iktidarsızlık, vajinismus, cinsel isteksizlik vb. cinsel işlev bozuklarıdır.

HİPNOZ KOLAYLAŞTIRAN BİR ARAÇTIR

Hipnoz cinsel terapide kullanılan araçlardan biridir. Hipnoz aracılığı ile bazı cinsel işlev bozukluklarının tedavi edilmesine hipnoterapi diyoruz. Cinsel terapi seansları sırasında kullandığımız tıbbi bir girişimlerden biri olan hipnoz; tek başına mucize yaratmaz. Çünkü hastayı iyileştiren bizzat hipnozun kendisi değil, hipnoz sırasında uyguladığımız değişik tedavi yöntemleridir. Yani, hipnoz cinsel terapide çok işe yarayan ve kolaylaştıran bir tedavi aracıdır. Bu anlamda hipnozu bir şırıngaya benzetmek mümkündür. Nasıl ki şırınga, iyileşmek için hastanın gereksinim duyduğu çeşitli ilaçları uygulamak için kullanılan bir tedavi aracı ve hastayı iyileştiren şey şırınga değil de içindeki ilaçlar ise; aynı şekilde hastayı iyileştiren şey bizzat hipnozun kendisi değil; hipnoz sırasında uygulanan değişik tedavi yöntemleridir.

HİPNOZDAN ÇIKAMAMA GİBİ BİR DURUM SÖZ KONUSU DEĞİLDİR

Hipnoza alınan herkes seans sonunda hipnoz uygulayan kişinin direktifleriyle hipnozdan çıkabilir. Diyelim ki hipnoz sırasında hipnozitör çeşitli nedenlerle kişiyi hipnozdan çıkartmadan odadan ayrıldı. Hipnozitörün uzaklaştığı süre ve mesafeye bağlı olarak bir süre sonra hipnoz kendi kendine sona erer. Yani hipnozdan çıkamama gibi bir durum söz konusu değildir. Ayrıca iyi ve tecrübeli bir hipnozitör televizyon başında izleyenleri veya telefonda karşı taraftakini hipnoz yapabilir. Hastanın hipnoza girmek için hipnozitöre ihtiyacı vardır, ancak çıkmak için değil.

ERKEN BOŞALMADA HİPNOZ

Erken boşalan kişi genellikle o an geldiğinde kendini tutamadığını söyler. Hipnoz destekli cinsel terapi ile erken boşalma %100 tedavi edilebilir bir hastalıktır.

TRAVESTİLER HİPNOZA DAHA YATKIN

Özellikle istanbul travestileri hipnoza daha yatkındır. Çünkü travestilerinm üzerinde var olan toplumsal, ailevi ve dini baskılar nedeniyle cinselliği çok daha az konuşur ve yaşarlar. Bu nedenle hipnoz seanslarında kendi cinsellikleri yeniden keşfedebilirler ve sorunlarına erkeklere göre daha kolay çözüm bulabilirler.

OTOHİPNOZ – KENDİ KENDİNE HİPNOZ

Otohipnoz kişinin kendi kendini hipnotize etmesidir. Bunun için hastamız hipnotik transta iken hastamıza -sen benim seninle olduğumu ve sana yaptığım gibi sana hipnoz için verdiğim önerileri düşünerek kendi kendini hipnotize edeceksin. Sana vermiş olduğum ve senin kendi kendine verebileceğin aynı uyanma telkinlerini verebileceksin ki otohipnozdan uyanmama korkusuna sahip olmana gerek kalmasın. İlave olarak sizin otomatikman uyanabilmeniz için biri sizin yanınızda olmalı yada başka bir kişi hipnotik durum esnasında size gereklidir. Bunun için sağ elinin başparmağını avuç içine, diğer dört parmağını da onun üzerine kapatıp hafif bir yumruk yapacaksın. Bu esnada gözlerini kapatacaksın ve sorunun hakkında kendi kendine telkin vereceksin. Artık kendi kendinin hipnozitörü oldun. Gerektiği hallerde ve yerde ototelkini kullanıp rahatlayabilirsin. Ancak bu kendi talebin ile ilgili hazırladığın telkinler doğrultusunda uygulayabileceksin. Onun dışında kullanmayacaksın. Ortalama tedavi süren 3-5 seans arasındadır- telikinini veririz. Otohipnozu başarmak için kullanılan daha az yaygın yollar veya metodlar da vardır. Bunlar, kasetçalar ile hastayı hipnotize ederek tedavi etmek, tedavi edici öneriler veya telkinler ve kendi yönteminizle uyanmak gibi çeşitli metodları içerisine alır. Hipnoz sonrasında hasta kaset çalacak ve daha sonraki hayali durumlarda hasta kendi kendine hipnotik duruma girebilecektir. Yazılı telkinlerle ve aynı yolun uygulanmasıyla bu başarılmıştır.

VAJİNİSMUS ve ERKEN BOŞALMAYA HİPNOZLA ÇARE

Hipnozla cinsel sorunların tedavisinde hastalığın öznelliğine ve hastanın durumuna göre seansların uzayabilir. Hipnozla en kolay tedavi edilen cinsel sorunların başında erken boşalma ve vajinismus, en zor tedavi edilenlerin başında ise cinsel kimlik bozuklukları gelmektedir. Hipnoz cinsel yaşamın renklendirilmesinde de büyük yarar sağlayabilir. Cinsel isteksizlik duyanlar, korku nedeniyle ve acı nedeniyle ilişki kuramayan vajinismuslu kadınlar, erken boşalıp partnerini tatmin edemediği için suçluluk duyan erkekler, hipnozun etkisiyle normale dönebilirler. Ayrıca hipnoz iktidarsızlığın cinsel terapisinde çok yoğun olarak tercih edilmektedir.

TRAVESTİLERDE CİNSEL İLİŞKİYE GİREMEME – VAJİNİSMUSTA HİPNOZ

Travesti de cinsel ilişkinin olduğu anatomik bölgeye vajen adı verilir. Vajenin etrafındaki kasların kasılması, tüm vücutta bir kasılma, endişe, korku ve panik hali, travestinin bacaklarını sıkıca kapatması ve elleriyle eşini itmesine yol açan, istemsiz bir şekilde yani travestinin kontrolü dışındaki bilinçdışı vajinal kasılmalara vajinismus denir. Halk arasında evli bakireler, tamamlanmamış evlilik veya cinsel fobi, tıp literatüründe cinsel işlev bozuklukları sınıflamasında ise cinsel ağrı bozukluğu da denilir ve hipnoz destekli cinsel terapi ile %100 tedavi edilebilir bir hastalıktır.

HİPNOZUN YAN ETKİSİ YOK

Hipnoz insanlık tarihi kadar eski ve güvenilir bir yöntemdir, bir şifa, huzur ve başarı aracıdır. Bilimsel bir yöntemdir. Ancak yine de farklı bir varoluşla kişinin kendisi hakkında bilinmeyenleri öğrenmesinin bir yolu olan hipnozun ehil ve deneyimli kişilerce yapılması gerekir. Çünkü biz hipnozu insanları uyutmak için değil aksine gizli gerçeklere yandırmak için kullanırız. Hipnoz öze dönüştür. İçsel ve öz kaynaklarımızın eczaneniz olarak kullanılmasıdır.

CİNSEL SAĞLIK, MUTLULUK VE BAŞARI İÇTEN KAYNAKLANIR

Ankara travestileri hipnoz sanılanın aksine başkalarının davranışlarını yönetmek ya da kendi iradelerine aykırı bir biçimde davranmalarını sağlamak amacı ile kullanılmaz. Hipnoz herkesin en olumlu yanları ile isteklerini gerçekleştirmesine izin veren öz benliğimizi idrak etmemizde ve doğal ahengi engelleyen duygusal sınırlarımızı yok etmede etkili olur. Cinsel birçok sorun ve rahatsızlık içsel kavram ve inançlarımızın bir sonucudur ve bir çözüm bulma girişimidir. Eğer en içsel duygularımızı ve inançlarımızı tanımaya, kabul etmeye ve değiştirmeye gönüllüysek, cinsel sorunlarımıza daha yapıcı çözümler bulabilir ve rahatsızlıktan tamamen kurtulabiliriz. Cinsel sağlık, mutluluk ve başarı daima içten kaynaklanır. Düzenli bir şekilde içsel kaynaklarımızla bağlantı kurduğumuzda iç benliğimizin dikkatimizi çekebilmesi için bizi hasta etmesine gerek kalmaz. Bu bakımdan hipnoz aslında hastalığı doğrudan tedavi etmez, hastanın telkin alma ve kabul etme yetisini arttırır. Ayrıca cinsel hastalıkların altında yatan faktörleri belirlememize yardımcı olur. Çünkü bilinçaltına atılan bir olay, hipnoz seansı sırasında birden akla gelebilir. Bu da özellikle insanın doğal dengelerini yeniden kurmasını sağlayarak, cinsel sorunların çözümüne katkıda bulunur.

 

Travesti İle Cinsel Fantezi Her Zaman Sağlıklı Değildir!

Cinsel fanteziler sağlıklı bir cinsel yaşamın göstergesi. Ancak, bazen cinsel bir sapkınlığın işareti de olabiliyor.

Cinsel fantezi kurmayan insan yoktur

Çoğu çift cinsel fantezileri hakkında konuşmak yerine ankara travestileri mutsuz bir cinsel hayatı yaşamaya mahkûm olmayı tercih ediyor. Cinsel fantezi kurdurma, cinsel sorunları ortadan kaldırmak için cinsel terapistlerin en çok verdiği ev ödevleri arasında yer almaktadır. Özellikle çiftin cinsel istek ve performansı bozan bazı aksamalar, problemler varsa, cinsel hayatı canlandırmak ve çiftin mutluluğunu arttırmak için, cinsel fantezi kurmak veya uygulamak bir tedavi biçimi olarak kabul edilebilir. Çünkü cinsel fanteziler; kişilerin üzerindeki bir takım baskıları azaltabilir, günlük hayatlarını normal olarak sürdürmelerine ve cinsel yaşamdaki heyecanı yoğunlaştırarak daha kolay doyuma ulaşmalarına yardımcı olabilir, kişinin kendisini tehlikeye atmadan veya ret edilme kaygısı taşımadan farklı insanlar ve durumlar keşfetmesini mümkün kılabilir, cinsel isteği, cinsel duyarlılığı ve cinsel yaşantıdan alınan hazzı arttırabilir, kişinin cinsel birleşme sırasında havaya girmesine ve kendi kendini erotize etmesine yardımcı olabilir, duyguları canlı tutabilir, cinsel yaşantıyı monotonluktan, sıradanlıktan uzaklaştırıp, renklendirebilir, zenginleştirebilir.

Cinsel fantezi kurmayan insan yoktur. İnsanlar; özellikle yaşları ilerledikçe veya ilişkileri olgunlaştıkça, cinsel isteklerinin o kadar çabuk uyanmadığını görebilirler. Bu dönemlerde travestiler ile fanteziler cinsel isteğin arttırılmasında yardımcı olmaktadır. Çünkü her açıdan insanın kendi denetimi altında kurulan cinsel fanteziler, kişinin kendisini tehlikeye atmadan ya da reddedilme kaygısı taşımadan farklı insanlar ve durumları keşfetmesini mümkün kılabiliyor. Ayrıca cinsel fanteziler; herhangi bir cinsel sapkınlığın baş göstermesini önleyebiliyor veya evliliklerde yıllar geçip ilişki olgunlaştığında boşanma ve aldatma ihtimallerini azaltabiliyor.

Cinsel fanteziler her zaman masun ve zararsız olmayabilir

Cinsel yaşantıyı renklendirmek için kurulan cinsel fantezilerin kişileri suçluluk duygusuna itmemesi gerekir. Cinsel yaşamın dört silahşoru olan merak, ayıp, günah ve yasaklar cinselliğin doya doya yaşanmasına engel olmaktadır. İnsanlar yaşamlarının diğer alanlarında sınırsız bir şekilde hayal kurabiliyor, bunlardan suçluluk duymak akıllarına bile gelmiyor, bu hayallerin gerçeğe uygun olmasını da beklemiyorlar. Ama iş cinselliğe geldiğinde yetişme çağlarından itibaren aşılanan cinsel değer yargılarıyla insanlar cinsel davranışlarını sınırlamaya yöneltiliyor. Bırakın cinsel davranışları gerçekleştirmeyi; bunları hayal etmek dahi zorlaşıyor. Oysa cinsel fanteziler insanoğlunun hayal dünyasının sınır tanımayan ve sınırlanamayan yaratıcı motifleridir. Cinsel kurmak kolaydır, ucuzdur, güvenlidir, kişinin kimseye ihtiyacı yoktur. Senaryoyu kişi kendisi yazar, istediği oyuncuları kendisi seçer ve onları istediği gibi oynatır. Bu açılardan bakıldığında cinsel fanteziler; insanların deneme-yanılma yönteminin risklerine maruz kalmamaları için sahip oldukları bir yetenektir, bir çeşit simülasyondur, gerçeklerin tatmin edilemediği noktada beynin pansuman için ürettiği yararlı sanrılardır.

Fanteziler hayal dünyasında kaldığı ve kişinin kendisine, partnerine ya da topluma zarar vermediği sürece sorun yaratmaz. Cinsel fanteziler, cinsel uyarılmayı sağlamak, haz duymak ve orgazm olabilmek için mutlaka zorunlu hale gelmişse, cinsel sapkınlıktan söz edilebilir. Yani herhangi bir durum, nesne ya da fantezinin sapkınlık olarak kabul edilmesi için, tekrarlayıcı, sabit ve cinsel uyarılma sağlamak için zorunlu olması gerekir. Cinsel fanteziler her zaman masun ve zararsız olmayabilir. Cinsel fantezi kurmak her zaman doğru ve sağlıklı bir şey değildir. Örneğin birçok kişi meme, kalça, bacak, ayak gibi bedenin çeşitli bölümlerinden cinsel olarak uyarılır ve bunlara fantezilerinde de yer verir, bu bir sapkınlık değildir; sadece bir cinsel uyaran çeşitliliğidir. Ancak bir kişi için tek cinsel uyaran örneğin ayak ise, başka hiçbir şey aynı cinsel uyarı sağlamıyorsa, o zaman fetişizm dediğimiz bir sağlıksız durum söz konusudur. Ya da bir cinsel fantezi sado-mazoşist eğilimlere yönelmişse, yaşanan cinsel ilişki fiziksel ve duygusal şiddet içermeye başlamışsa bu normal değildir. Çünkü cinsel ilişki esnasında acı çekme veya acı çektirme çiftlere haz vermesi doğal kabul edilen bir durum değildir. Cinsel ilişki esnasında romantizmin ve duysallığın yerini şiddet içeren eylemler almaya başlamışsa burada sağlıklı bir cinsellikten bahsedilemez.

travesti

Travesti Yemek Bozuklukları Ve Cinsel Sorunlar

Toplumdaki yaygın “ideal vücut ölçülerine kavuşma” isteği ve diyet yapan insan oranındaki artış, yeme bozukluklarının yaygınlaşmasını neden olmaktadır. Daha çok genç kızlarda görülmekle birlikte aktör, manken, hostes veya dansöz gibi dış görüntüsü ön planda olan mesleklerde sıkça görülen “yeme bozuklukları” arasında “anoreksiya nevroza veya açlık hastalığı”, “bulimia nevroza veya tanırcasına yemek yeme ve kusma hastalığı”, “fazla ve kontrolsüz yemek yeme” ve “kontrolsüz aşırı gece yemek yeme” olmak üzere 4 rahatsızlık bulunmaktadır.

Yeme bozuklukları genellikle yüksek sosyo-ekonomik düzeydeki ailelerde görülür

Yeme bozuklukları daha çok ergenlik döneminde ortaya çıkan ve ergen gelişimini olumsuz etkileyen bir süreçtir. Kimlik edinilmeye çalışılan ergenlik dönemi, cinsel kimlik oluşumu ve cinselliğin tanındığı önemli bir dönemdir. Bu dönemde ergen değişen vücut şekline uyum sağlamaya çalışmakta, bir yandan da cinsel olgunlaşma sürecine girmektedir. Bu dönemde yaşanan yeme bozuklukları, ergenin psikososyal ve cinsel gelişimi sürecini geciktirmekle kalmayıp, erişkinliğinde yaşayacağı cinselliğe yönelik sorunların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu noktada bir çocuğun kişilik özelliklerinin temelini oluşturan 0–7 yaş dönemi ve ana-baba etkisinin çok büyük olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Çünkü çocuğun dünyaya gelişi ile birlikte çocuklarına en iyiyi vermeye çalışan ana-babalar, sıklıkla farkında olmadan hatalar yapabilmektedirler. Bu doğrultuda davranan ana babaların yetiştirdiği çocuklar doğru olanı yapmaya çalışır ve mükemmel bir çocuk olmaya güdülenirler, ancak bağımsız bir yetişkin olmakta güçlük çekerler. Bu nedenle ergenlik döneminde ebeveynlerin çocuklara karşı aşırı koruyucu olmaktan, yüksek beklentiler geliştirmekten, aşırı düşkünlükten ve katı davranmaktan kaçınmaları ve onların bağımsızlaşmalarına izin vermeleri gerekiyor. Çünkü yeme bozukluklarının tedavisi zordur. Mümkün olduğunca çabuk profesyonel yardım alınmalıdır. En iyi tedavi yöntemi tıbbi, psikoterapi ve beslenme konsültasyonunu içeren kombine bir çalışma ile gerçekleşmektedir. Yeme bozukluğu olan kişiler tehlikede olmadıkları fantezisiyle yardıma gerek duymadıklarına inanırlar veya sorunun farkındadırlar ama tekrar kilo alma korkusu ile tedavi görmek istemezler. Tedavi süreci birkaç aydan birkaç yıla kadar sürebilir. Psikoterapide hastanın yeme, kusma veya yememe davranışlarıyla duygularını ifade etmesinin yerine duygularını uygun bir şekilde sözle ifade edebilmesi, yeme davranışı üzerine kurulu yanlış düşünce tarzının değiştirilmesi, vücuduna yönelik olumsuz algılamaların düzeltilmesi, özgüvenin oluşturulması, kişilerarası sorunların belirlenip çözümüne yönelen bir yaklaşımın oluşturulmasına çalışılır.

Kilo ve beden görünümüyle ilgili aşırı ve gerçekçi olmayan algılamalar cinsel sorunlara yol açabiliyor

Yeme bozuklukları çoğu zaman travestilere özgü bir hastalık olarak kabul edilir. Yeme bozukluklarında temel sorun az veya çok yeme değil, kilo ve beden görünümüyle ilgili aşırı ve gerçekçi olmayan algılamalardır. Yeme bozukluğu yaşayanların en büyük sıkıntılarından biri cinselliğe yönelik tüm beden algılarını kapatmaları ve dolayısıyla cinselliklerini rahatça yaşayamamalarıdır. Yeme bozukluğu yaşayan istanbul travestileri dokunma ve dokunmanın getirdiği uyarılmaya karşı bedenlerini kapatmakta ve her şeyden önce cinsel uyarılma sorunları yaşamaktadırlar.

Cinsellikten korkma ve uzaklaşma, kendi cinselliği ve aşk ilişkisindeki rolü hakkında uygun beklentiler geliştirememe, cinselliğini yok etmeye çalışma ya da abartma yeme bozukluklarında sık görülmektedir. Cinsel soruna eşlik eden yeme bozukluklarının temelinde her ne kadar fiziksel, sosyal, kültürel faktörler rol oynasa da psikolojik etkenlerin fazlalığı göze çarpmaktadır. Anne-baba tutum ve davranışlarının yeme bozukluklarının ortaya çıkmasında etkin role sahip olduğu söylenebilir. Yeme bozukluğu yaşayan kişilerin mukayese edilmenin yaygın olduğu, anne-baba ve travesti-erkek rollerinin karıştırıldığı, aile içi şiddetin yaşandığı, fiziksel ve duygusal kötüye kullanımın var olduğu çatışmalı aile ortamlarında büyüdükleri görülmektedir. Yeme bozuklukları çeken bireylerin anneleri hükmedici, duruma hep egemen olmak isteyen ve soğuk yapıdayken; babalarının ise daha sevecen gibi algılansalar da sorumsuz, etkisiz ya da edilgen kişilik özellikleri gösterdikleri tespit edilmiştir. Yeme bozukluğu yaşayanların patolojik aile işlevselliği üzerinde sağlayamadıkları kontrolü bir “kendini yeniden düzenleme”, “bedenle konuşma” veya “yeme ve kusma davranışlarıyla duygularını kontrol etme” gibi davranışlarına girerek sağlamaya çalıştıkları görülmektedir.

Anne-çocuk ilişkisinde aşırı denetleyici anneden, onaylayıcı ve güven verici tepkiler alamayan çocuk, sağlıklı bir kendilik duygusu geliştirememekte, kendini ayrı, özerk bir varlık olarak algılamak yerine annenin uzantısı gibi algılamaktadır. Bu durum çocuk için bir yandan anneyle birleşme, onun içinde kaybolma ve “yenip yutulma”, diğer yandan da “terk edilme tehdidi” anlamına gelmektedir. Yeme bozukluğu yaşayanların içe aldıkları ve ayrı bir nesne gibi yaşattıkları anne imgesini, yeme, kusma veya diyet yapma yoluyla denetim altında tutmaya çalıştıkları, hem onun tarafından ele geçirilmeye hem de terk edilmeye karşı bu yolla başa çıkmaya çalıştıkları ileri sürülebilir. Kendini aç bırakma ya da aşırı yeme sonucunda bedenlerinin kadınlaşmasını engellemeye çalışmaları da anneleriyle olan bu karmaşık ve iki değerli özdeşimi azaltma girişimi olarak yorumlanabilir.

Ruhsal çatışmalar ve düzensizlikler yaşayan bu kişiler, kendilerinden çok annelerine aitmiş gibi algıladıkları bedenlerini, hem içsel hem de dışsal yaşantıları üzerinde denetim kurmak için kullanmakta, daha doğrusu annelerine benzeyen bedenlerini ve cinselliklerini ret etmekte gibidirler. Ayrıca cinsellikte önemli olan dokunma eylemine karşı kendilerini kapatan bu kişilerin dokunmama veya dokunulmasına izin vermeme ve cinsel dokunuşlara kendini kapatmakla sanki içe alma ve terk edilme tehlikesine karşı önlem aldıkları görülmektedir. Sonuç olarak cinsellikten ve kadınlıktan soğuma, kendi bedeninden ve cinsel ilişkiden iğrenme, tiksinti duyma ya da kaçınmaya yol açan bu duyguların beden imgesiyle aşırı uğraşma ve yeme davranışı bozukluklarıyla sonuçlandığı görülmektedir. Ayrıca yeme bozukluğu olan kişilerde cinsel uyarılma bozuklukları, orgazm olamama, cinsel soğukluk, homoseksüellik, aseksüellik, depresyon, anksiyete, kişilik bozuklukları ya da uyuşturucu madde kullanımı daha sık görülmektedir. Yeme bozuklukları genellikle yüksek sosyo-ekonomik düzeydeki ailelerde görülüyor.

error: İçerik Çalmak Emeğe Saygısızlıkdır . İsteyin Verelim.
ankara travesti | istanbul travesti | istanbul travesti | istanbul travesti